Basit bir iş görüşmesine gittim geçenlerde. Odaya girdiğimde
sade bir görüntü vardı. Beyaz bir çalışma masası üzerinde iki tane resim
çerçevesi. Kalemlik, not kağıtları ama sıradan üzerinde otelin adı yazanlardan
değil, şu kırtasiyelerde 8-12 yaş arası için satılan renkli dikdörtgen
kağıtlardan.
Bir bilgisayar, telefon her şey inanılmaz derecede düzenliydi. Yani o kadar düzenliydi ki kadının cep telefonu, not kağıtlarına paralel duruyordu. Onun haricinde odanın sade bir görüntüsü vardı. Masanın altı kapalıydı, çöp kutusu masanın yanında duruyordu. Çalışma masasının hemen arkasında yaklaşık 1 metrelik bir dolap vardı üzerinde üç tane daha fotoğraf çerçevesi duruyordu. Aralarında ufak tefek oyuncak arabalar vardı. Hemen üzerlerinde şu not iğnelediğiniz, mantar çerçevelerden vardı. Üzerinde de küçük bir çocuğun yaptığı belli olan 2 resim vardı. Yerler beyaz fayanslarla kaplıydı ve çok temizdi. 2 saksı çiçek vardı biri kapının girişinde sağda, diğeri de masanın arkasında ki dolabın yanında. Pencere sol taraftaydı. Yazı yazarken sağ elini kullanan biri için ışığın sol taraftan vurması bile düşünülmüş olduğuna göre... Oda tam anlamıyla ofis için dizayn edilmişti.
Bir bilgisayar, telefon her şey inanılmaz derecede düzenliydi. Yani o kadar düzenliydi ki kadının cep telefonu, not kağıtlarına paralel duruyordu. Onun haricinde odanın sade bir görüntüsü vardı. Masanın altı kapalıydı, çöp kutusu masanın yanında duruyordu. Çalışma masasının hemen arkasında yaklaşık 1 metrelik bir dolap vardı üzerinde üç tane daha fotoğraf çerçevesi duruyordu. Aralarında ufak tefek oyuncak arabalar vardı. Hemen üzerlerinde şu not iğnelediğiniz, mantar çerçevelerden vardı. Üzerinde de küçük bir çocuğun yaptığı belli olan 2 resim vardı. Yerler beyaz fayanslarla kaplıydı ve çok temizdi. 2 saksı çiçek vardı biri kapının girişinde sağda, diğeri de masanın arkasında ki dolabın yanında. Pencere sol taraftaydı. Yazı yazarken sağ elini kullanan biri için ışığın sol taraftan vurması bile düşünülmüş olduğuna göre... Oda tam anlamıyla ofis için dizayn edilmişti.
Kadının güzel bir yüzü vardı. Genç duruyordu ama yüzünden ve
tavrından bir acı seziyordunuz. Sanki ya hayat onu yormuş ya da bu, bu gün
aldığı 100. iş görüşmesi falandı. İyi giyiniyordu. Çok yüksek bir ücretle
çalıştığını sanmıyorum. En azından arkadaki iki erkek çocuğunun resmine ve
resimde ki yere bakarsanız, çok para harcamayı seven fakat, kazandığı paranın
buna yetmeyeceğini bilen birine benziyordu. Belki de eşi iyi kazanıyordur.
Gerçi fotoğrafların arasında eşi de yoktu, ya ayrılmışlardı ya da ölmüştü. İlk
seçenek daha ağır gibi duruyor. Çünkü tek başına iki çocuğa bakıp, tatil yapıp aynı
zamanda marka giyinebilecek bir işte çalışmıyordu. Marka düşkünü olduğuna göre
gösterişi seven biriydi. Çok büyük ihtimalle aslan burcuydu yani. Geldiği
mevkiden de yola çıkarsak, lider, kendine güvenen, onurlu, cesur, inatçı,
yaratıcı, güçlü, otoriter, canlı, cömert, asil, gururlu, övgü bekleyen,
gösterişi seven, dikkat çekmek isteyen, neşeli, sıcakkanlı bazen de kendini
beğenmiş, ukala, küstah.
Buradan yola çıkmayı düşündüm önce. Konuşmamız sırasında onu
geldiği mevkiden dolayı biraz övdüm. Espri yapmasına izin verdim ve sanki çok
komikmiş gibi güldüm. Yaptığı esprinin çok akıllıca olduğundan söz ettim.
Kendini övmesine izin verdim ve çoğu zaman onu onayladım. Birkaç fikrinde karşı
olduğumu belirttim ki yaptığım yalakalığı çakmasın. Çocuklarından bahsetmesini
sağladım. Çok zeki iki çocuk gibi durduklarını, tıpkı annelerine çektiklerini
söyledim. Çocuklarının başarılarını ona bağlamak için önce okullarında ki
başarılarını sordum. Ardından, babalarından nefret ettiğini varsayarak, (çünkü
babalarına dair odada hiç bir şey yoktu) "zekalarını kimden aldıkları
belli" dedim. Onu öyle bir yerden yakaladım ki, iş görüşmesinde böyle
şeyler olmaz, ama o anlatmaktan kendini alamadı.
Çoğu zaman insanlar
tanımadıkları insanlara kendilerinden daha rahat söz ederler, çünkü tanımadığı
birine yalan söylemek zorunda olmazsınız. Nede olsa o sizin ona
anlattıklarınızı sizin çevrenizden biriyle paylaşamaz. Normal şartlarda kimse
kimseye bu şekilde ailevi konulardan söz etmez ama odaya girdiğimde kapalı bir
masa olmasına rağmen, çöp kutusunu dışarıya koyan bir insanın hiç bir şeyini
saklama gereği duymayacağının çıkarımını zaten yapmıştım. Bilirsiniz ki genelde
çöp kutularının ağızları kapalıdır. Ya da gizli saklı yerlerdedir, mutfakta
dolap içindedir, ofiste kapalı masa altında. Onlar çöpünüzdür ve istemediğiniz
şeyleri herkese göstermek istemezsiniz.
Bana işe ne zaman başlamak istediğimi sordu. Akıllıca bir cevap
vermem gerekiyordu. Çünkü karşımdaki kişi zeki ve kurnaz değildi ama
yaratıcıydı. Küçük çocuklarının yaptıkları resimleri yaratıcı bulup iş ofisine
asan birine basit cevap vermek yeterli olmaz diye düşündüm. "Paramı
ödediğiniz sürece ben hep hazırım isterseniz şimdi bile başlaya bilirim."
Dedim. Daha ilk ciddi soruda tam sıçtığımı düşünüyordum ki. İkinci soru geldi. "Her zaman para
endeksli mi çalışırsın?" dedi. Bende "Aldığım paranın hakkını veririm"
dedim. Yani "Düşündüğün ücretten daha az bir ücretle işe başlarsan, tam kapasite
ile çalışmazsın yani" dedi. Bende dedim ki "sıçtım."
Daha da uzadı ama sonuç olarak işe çağırmadılar. Hal bu ki
çok iyi bir analiz yapmıştım. Sanırım biraz daha çalışsam iyi olacak.
Benim bir
iş başvurusu seminerine ihtiyacım var.
Akıllıca, fakat bu işin bir sanat olması -bence kesinlikle öyle- insanı ummadığı yerlere sürükleyebilir. Genç ressam fırçasını tuvale vurunca ne çıkaracağını tam bilemez değil mi? Oysa olgunlaşanın kafasında her zaman bir şekil oluşur...
YanıtlaSilBu okuduğum ilk yazınız, harikaydı.
Are you Sherlock Holmes? :) Bir bakışta bunların hepsini analiz edebilmen cidden çok zekice.
YanıtlaSilBu noktadan sonra da bu tarz karakterlere yaklaşımınız da onların işini ve yükünü hafifletmeye yönelik adımlar atılmalı. Bu noktaya kadar gerçekten muhteşem bir fiziksel çıkarım yeteneğin olduğun görünüyor. Fakat yeteneklerini gösterebilmenin yanı sıra uygulayabilmek de önemlidir.
YanıtlaSilMesela bu tarz karakterlerin yüzündeki yorgunluğu; onun ailevi problemlerine ya da o gününün iş görüşmelerinden dolayı yoğun geçmesine bağlayıp öylece kestirip atmamalısın. Bu tarz karakterler işlerinde övülmek istediklerinden veya övülmeyi ve gösterişi sevdiklerinden dolayı onlara işlerini kolaylaştıracak adımlar atılmalıdır. Mesela sana işe ne zaman başlamak istediğini sorduğunda senin verdiğin cevap ona biraz aşağılayıcı, ukala, iğneleyici bir cevap olarak yansıdı. Yani sanki para ödemelerinde sıkıntı çıkan bir şirkete başvuruyor sorduğu soruya bak der gibi bir bakış atıp ona göre karakterine (senin değil onun karakterine) uygun bir cevap vermiş. Yani bu tarz kadınlara paramı verdiğiniz sürece çalışırım diyerek yaklaşmak yerine, "Sizin için ne zaman uygun olursa başlarım" demek daha yararlı olur ve önünüzü açar. Hem onun patronluk egosunu tatmin etmiş olursunuz, hem istediğinizi (istediğinizin daha doğrusu önceliğinin işe girmek olduğunu varsayarak söylüyorum bunu) gerçekleştirmiş olursunuz.
Daha sonra zaten sana para konusunda detaylar gelecek ve sen kendini gösterip kanıtladıktan sonra istediğin parayı haklı olarak talep edebilme seçeneğine kavuşmuş olacaksın.
"Hayatta karşımıza çıkan seçenekleri her zaman biz belirleriz dostum"
İyi günler...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil